24 Ekim 2010 Pazar

ne yani?

kişisel blogumda,hiç de kişisel olmayan,hatta ki hatta başkasının kişisel dünyasından alınan bi fotoğrafı koyup,altına da bu yapılır mı lan insafsız yazmak istiyorum.çok istiyorum,çok.
sevgilisiyle öpüşmekten kızın dudaklarındaki kırmızı ruju kendi dudaklarına yerleştirmiş olan bi adamın görüntüsü bu,üstelik çok sevdiğim bi adamın,ve yanındaki çok da sevmediğim bi kadının.hay! diyorum,adaletine tüküreyim murphy,bildiğin dayaklıksın.bu noktada da işte 2 şeyi kalıyo insanın geriye.bi diyosun ki ''karma'' bi de diyosun ki,''yok lan karmalık bişey yapmadım,murphy nin işidir bu olsa olsa''.adam çözmüş işi,biz de böyle ona bok atmakla,ve şuan sizin göremediğiniz bi fotoğraf üzerine 1 paragraf yazı yazmakla acı çekiyoruz.
bizzat ben sıkıldım,'araf' dinleyip emoya bağlamaktan.burç özelliğinden en sevdiğim alıntım da emoya da bağlasam çok kötü bişey de olsa en fazla 10 dakika acı çekiyo olmam.yani geçiyo sonra,bi an ağlarken bi an gülebiliyorum filan.muntazaman kötü gibi görünüyo,ama ruhsal olarak 15gün eve kapanıp çikolatayla beslenen insanlardan olmadım misal hiç,o yüzden pek de kötü gelmiyo bana.
annem hep babannen kafasına bişey takmadığı için hala bu kadar zinde der.80yaşında filan ama benden 10 tane cebinden çıkarır yani,öyle bi can var babannemde.maşalah.beni de benzetirler ona,etkilerim hemen geçebiliyo diye,iyi mi bilmem,öznel.
neyse,bi fotoğraf nerelere getirdi bak.
oysa ki dün daha çok etkilendiğim bi diyalogun içinde bulmuştum kendimi.
im:baba akşam 8de dışarı çıkıcam geç gelirim.
mırmır:nereye ?
im:arkadaşlarla bahçeliye gidicez limanlıya 3.caddede.
mırmır:kaçta gelcen
im:12yi geçer.(bu noktada hani bekliyorum ki bi gitme olsun,bi ben çıkışta alırım olsun,bilindik mırmır tavırları olsun işte,zorluyorum da şansımı.)
mırmır:neyle döncen alıyım mı?
imge:dönerim ben.kimle gittiğimi sormıcak mısın.
mırmr:tamam çıkışta çaldır da biliyim döndüğünü.
im:tamam:(
ölür müsün öldürür müsün? alışmışım ben bu adamın benim yanımda olmasına hep,dönüşte nasıl döncem sıkıntımın olmamasına,varlığını hissetmeme,konser alanındaki diğer kızlardan farklı olduğum hissine.babam ya o,bırakmaz beni,ve ben hiç o kızlar gibi sürünmem yerlerde içip içip,ya da hiç saçmalamam,ya da başıma bişey gelmez.şaşırdım dün böyle.sonra dedim,lan hep mi babanla çıkıcan,hayır.bu da ilk işte.
bekliyorum ki telefonum çalsın,kızım naptın geç oldu hadi gel filan.yok,çalmıyo.8,9,10,11.. yok.tamam eğlendim,etkilendim filan ama bi buruk oldu lan içim.ben küçükken babamın benimle gelmesini istemezken böyle yerlere,benimle gelceği gerçeğini kabullenmek için kaç konser geçirmiştim,şimdi de aksine alışmak için zaman gerekiyo zannımca,zor.
yalnız hissettim lan kendimi,50bin tane tanıdığın ve havada uçuşan muhabbetlerin içinde aslında babam olsaydı ne güzel olurdu burası oldum.yılbaşı için ''yine gelelim lan çok güzel burası çok eğlendik canlı müzik harika geçer ''filan muhabbetleri dönerken,ben babamı ikna etsem ailecek gelsek modundaydım.
babam dışında başka biriyle ilk dansımı yaptım filan.alışmışım mumişin boyuna yetişmeye çalışmaya,ne garip geldi bana ya.
böyle böyle alışıcam heralde.
oysa ben gayet memnundum babamla gitmekten her yere..

                                                                dipnot:ilk fotoğraf sevgili ''tuğçe kendigelen'' e aittir.bahsettiğim nükemmel insan,mükemmel ses.2.fotoğraf mehmet'e ait,bulabildiğim tek fotoğrafı.şeker timsali.son fotoğraf da babişle konserlerimizden birinde.içimden geldi,öyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder