7 Haziran 2012 Perşembe

arsız

Duyduğum en iyi laftı, itiraf edeyim: 'iyi de yapsan, kötü de yapsan yanındayım' cümlesi. aslında bu noktadan bile açıklayabilir insan, o kadar keskin çizgiyle ayırır ki, hangisi arkadaş hangisi değil! 

 şimdi şöyle yapalım. üstüne alınması gereken kişileri, yayınladıktan 5 dk sonra msj atıp, ya ben miyim o bişey mi yaptım diyecek kişileri daha fazla tahrik etmeden gidelim. bu şu demek sizin lügatınızda; saldırmıyorum. dur bakalım, bi sakin ol :)

 doğru ne, yanlış ne, kime göre, neye göre.. 
Gazi Üniversitesi, Hukuk Fakültesi 2.sınıf Borçlar Hukuku 2 dersinin notlarında okuduğum cümle..
bu demektir ki, sen daha önce okuyup güldün bu cümleye zaten ne işi var ders notlarında diye. ben sadece 'yineliyorum'. 
bi şeylerin salt olamayacağı yüzüne su gibi çarpılması gereken bi gerçek çünkü. sana oturup sana göre doğru bana göre yanlış muhasebesi yapacak değilim elbet, bunun eğitimini -büyük bir pozitivistlikle- aldığını düşündüğüm için.. ya da bunun eğitimini veren adamlara kalkıp da ''sen haksızsın'' diyebilme cesaretini(!) gösterebildiğin için. cesaret'in yanına ünlem koydum ya, bilir misin anlamını bilmem.. sen nasıl bi şeylere bu hadde yorum yapacak kadar dahil oldun onu da bilmem, ama bildiğim bir şey var ki, bir anne(+1 de benden olsun belki 2 omzuna yük biner), 2 anne ciddiye almış, gelmişler... e be ufaklık, büyükler bunun mantığına karar vermiş de sen ne konuşuyosun, bu ne cesaret derler (''adama''). belki de bu yüzden lafın sana gelmediğini düşündün hep.. 

yok ama sensin. :)
gözlerinin satırlarımda gezmesinin keyfi inan güzel. insanda kendi kendini ezme durumu, lan bu bana kötü davranıyo böhühü hali, sadece yanındaki arkadaştan dolayı değer verildiğini görememe hali...

aman tanrım! bu kadar kirlenmiş olabilseydim gerçekten insanları kandırabilirdim sanırım.. ama insan anlıyor ki, bi insanın yüzüne gülüp, samimi olup arkasından atıp tutmakmış kirli olmak. ''kardeşim'' dediğin adamı kalbinden vurmakmış. bu kadar deliye döndüren her neyse, her gün suratına güldüğün kişiye sallamakmış..


sordum biliyo musun?
içimi rahatlatsanıza ya dedim!
bana bi sebep söyleyin.. 
bi sebep söyle bu tavrı ''şu şu yüzden yaptı'' diyin.. 
kardeşim dediğin adamlar 
tek kelimeyle savunamadı..
gel sen arkadaşlıklarına, 
gel sen pisliğine,
gel sen kendine yan..
kendi çukuruna bi dön bak bakalım, 
kafanı kaldırıp dışarıdaki insanlara saydığın çukuruna..
ah temiz kalplim, 
ah yiğidim,
ah bi tanem..
sana diyorum çaktırma diye,
her şey ''o sana yazmıyo yav ööyle tanışın falan diye getirdik'' demek gibi olmuyo..
bi kıza salak deyip,
sonra iyi ki ayarlamamışız lan kız üstüne basacak karakterdeymiş
demekle 
olmuyo..



evladım..
sen daha küçüksün..
beynen.
insanları yererek, nıhhaaa ben üüüberim heeer şeyi ben bilirim tırıs tırıs laflarla bi yere gelinemez, abla tavsiyesi.
şu blogla da yazılsın tarihe, küçümsediğim ilk insan olarak. bu insanın adı senin adın olarak ..
abla nasihati..
yapma canım, yapma güzelim.. kendinin yetemediği, yalpaladığın konularda konuşma, düştüğünde tekme atan kızla hala yürüyebildiğin gibi.. üstüne cuk diye oturan gömlekler gibi değil bu hayat. eğer ki ''abla nasihati diyosam'' yaştan değil, beyinden bil.. hala anlayamadığın ve ''okurken bana laflar hazırladığın için'' söylüyorum.. nasıl tanımışım seni di mi :) bu lafların nicelerini istemiyosan, dalma bilmediğin deryalara..
olmuyo..

so, look inside, look inside your tiny mind, now look a bit harder, cause were so uninspired, so sicktired of all the hatred you harbor...

senin için türkçesi, çek burnunu. yaşadığımız şeyin adı her neyse, inan, bak inan bana, tahmin ettiğin kadar güzel tam olarak. oturup sana kanıtlamaya çalışmayacağımız kadar güzel.. senin kendine bile itiraf etmekten korktuğun kadar güzel.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder